Parıltılı Kalpler Ülkesi

Bir varmış, bir yokmuş... Çok uzaklarda, haritalarda bile olmayan bir ülkede, Parıltılı Kalpler adında büyülü bir kasaba yaşarmış. Bu kasabanın en ilginç yanı, buradaki insanların kalplerinin dışarıdan parıldıyor olmasıymış. Evet, yanlış duymadınız! Burada yaşayan herkesin kalbi, göğsünde bir ışık gibi parlar, her insanın ruh hali, düşünceleri ve duyguları bu ışıkla renk değiştirirmiş.

Mavi renk huzuru, kırmızı sevdayı, sarı cesareti, pembe hayalleri temsil edermiş. Ama eğer birinin kalbi sönük griye dönerse, bu kişinin içindeki iyilik ışığının yavaş yavaş azaldığı anlaşılırmış.

İşte bu güzel kasabada, 11 yaşındaki Lira adında bir kız yaşarmış. Lira’nın kalbi diğerlerinden daha da özelmiş çünkü onun ışığı, her zaman gökkuşağı gibi rengarenk parıldarmış. Fakat Lira, bir gün bu ışığının yavaşça solmaya başladığını fark etmiş. Önceleri umursamamış. “Belki de yorgunumdur,” demiş kendi kendine. Ama gün geçtikçe kalbindeki renkler sönükleşmiş, yüzü asılmış, oyunlara katılmak istememiş.

Kasabanın bilge kadını olan Kadim Nora, Lira’nın durumunu fark etmiş. Ona şöyle demiş:

— Lira, senin kalbinin ışığı sıradan değil, hayallerin, iyiliğin, sevginin bir yansıması. Bu ışığı kaybedersen, Parıltılı Kalpler Ülkesi de bir gün karanlığa gömülür. Senin gibi çocukların hayalleri bu ülkeyi yaşatıyor.

Lira korkmuş ama aynı zamanda içindeki macera ateşi yeniden kıvılcımlanmış. Kadim Nora ona bir harita vermiş. Haritada, "Kırık Kalpler Ormanı", "Sessiz Göl" ve "Umut Dağı" işaretliymiş.

— Bu yerlere gidip, Parıltılı Kalplerin kaynağını bulmalısın. Belki de asıl ışık, dışımızda değil, içimizdedir. Ama bunu ancak cesur olanlar öğrenebilir, demiş Kadim Nora.

Kırık Kalpler Ormanı

Lira, göğsündeki solgun ışığa rağmen yola koyulmuş. İlk durağı Kırık Kalpler Ormanı’ymış. Ormanın içinde, kalbi kırık insanların unutulmuş hatıraları yankılanırmış. Burada, ağlayan ağaçlar, kırık rüyalarla dolu çiçekler varmış. Lira, bir çocuğun ağladığını duymuş. Gittiğinde, onun bir hayalet olduğunu anlamış.

— Ben eskiden buranın en mutlu çocuğuydum. Ama arkadaşlarım beni unuttu. Kimse oyun oynamadı. Kalbim kırıldı, ve ben burada kaldım, demiş hayalet çocuk.

Lira, elini onun kalbine uzatıp, “Ben seninle oynarım,” demiş. O anda Lira’nın kalbi hafifçe parlamış. Hayalet çocuk da gülümsemiş ve havaya karışarak özgürleşmiş.

Lira anlamış ki; başkalarının kalplerini onarmak, kendi kalbini de iyileştirirmiş.

Sessiz Göl

İkinci durak Sessiz Göl’müş. Bu göl, içindeki her şeyi yansıtırmış. Lira, gölün kenarına gelip içine bakınca, ağlayan, korkmuş bir Lira görmüş.

— Bu ben miyim? Ben neden böyleyim? demiş.

Gölden yankılanan bir ses şöyle demiş:

— Kendini hep başkalarıyla karşılaştırdın, kendini küçük sandın. Işığını unuttun çünkü kendine inanmayı bıraktın.

Lira gözyaşlarını tutamamış. Ama sonra göle bakıp şöyle demiş:

— Ben yeterliyim. Işığım solsa da içimde hala umut var.

Bu sözleri söyler söylemez, Lira’nın kalbi yeniden hafifçe parlamış. Çünkü kendine inanan bir kalp, en derin gölgelerde bile ışık bulurmuş.

Umut Dağı

Son durak, Umut Dağı’ymış. Zirvesi bulutların üstünde, karlarla kaplıymış. Zirveye ulaşan herkes, kendi kalbinin gerçeğiyle yüzleşirmiş. Lira tırmanırken yorgunluktan bayılacak gibi olmuş. Ama zirveye geldiğinde bir aynayla karşılaşmış.

Bu aynada, Lira’nın kalbi tüm renkleriyle parlıyormuş. Aynanın sesi şöyle demiş:

— Işığın hep sendeydi Lira. Bunu göremediğin için soldu. Sevgi, cesaret, hayal, umut… Hepsi senin içinde. Paylaştığında büyür, korktuğunda küçülür.

Lira, gözlerini kapayıp derin bir nefes almış. O anda kalbi gökyüzünü aydınlatacak kadar güçlü bir ışık saçmış. Dağın etrafındaki bulutlar dağılmış, kasaba uzaktan bile parıldamaya başlamış.

Dönüş

Lira, kasabaya döndüğünde herkes onun kalbinden yayılan renkli ışıkları görmüş. İnsanlar ona ne olduğunu sormuş. Lira gülümseyip demiş ki:

— Işık dışarıda değil, içeride. Korktuğumuzda, üzüldüğümüzde değil, sevdiğimizde, paylaştığımızda ve hayallerimizin peşinden gittiğimizde parlar.

O günden sonra Parıltılı Kalpler Ülkesi’nin çocukları her yıl Umut Dağı’na tırmanır, Sessiz Göl’de kendileriyle yüzleşir, Kırık Kalpler Ormanı’nda başkalarına el uzatırlarmış.

Ve hep hatırlarlarmış:
Kalplerimiz parıldar çünkü biz umut ederiz, severiz, paylaşırız. Işığı kaybetmekten korkmayın, ışığınız sizsiniz.

Yorumlar